GüncelKöşe YazılarıPediatri

Köşe Yazısı: Çocuğum Bronşiyolit Oldu! İlaç Yazmayacak Mısınız?

Dr.Yasin Akçakoca – Bilim Yazarı, Editör Yardımcısı

Var mı bronşiyolit geçirmedim diyen? Bronşiyolit, Çocuk Acil Servislerinin en sık başvuru sebeplerinden biridir. Çocukların küçük olması, kendini sadece ağlayarak anlatabilmeleri tabiri caizse aileleri hasta etmektedir. Kullanılan bronşiyolit tabiri hekimlik mesleğinde belli bir yaş grubu için kullanılsa bile aileler 6 yaşındaki bir çocuk için bronşiyolit oldu diye getirebilmektedir. Hekim olarak biz onun o kapsama girmediğini elbette biliyoruz. Geçtiğimiz yıllar içinde tanımlar tedaviler değişti ve gelişti. Bilim dünyası internetin gelişmesi, bilimsel makalelerin artması, verilerin hızlı ve doğru analizi ile bir sıçrama gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam ediyor. Eski dönemlerde bronşiyolit için kullanılan farklı tedavi uygulamaları vardı. Yapılan çalışmalar aslında bu tedavilerin çocuğun hastanede kalmasına ve tedavisine etkisinin olmadığı gösterdi. Ne yani bunca verilen ilaç boşuna mıydı? Bilim süreğendir. Yapılan durumların, etkenleri araştırmaya devam eder ve bir sonuç çıkarır. Zamana göre değişkendir. Bu yüzden zamanında verilen solunum yoluna etkisi olan kalp ilaçları, hava yolu açıcı inhalasyon ilaçlar ve steroid hormonları artık önerilmemektedir. Önerilmeyen bu ilaçların kullanımının olmasının sebeplerinden biri günceli takip etmemek ve çalışma koşulları ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Günceli takip etmemekten bahsederken size güncel hakkında bilgi vermem gerekecek. Evet, zaman göre değişken olan kendini sürekli güncelleyen bilimsel gelişmelerden sonra Akut Bronşiyolit 2024 kılavuzu yayınlandı. Türk Toraks Derneği’nin yayınladığı 2024 kılavuza şöyle bir bakalım.

Bronşiyolit, tanımı ve  etkenlerin sıklığı anlamında belirgin bir değişiklik yok. Viral etkenler en sık ve RSV yine en sık etken olarak karşımıza çıkıyor. 6 ay altında olan bebekler risk altında iken ek hastalıklarının olması, sigara ve hava kirliliği maruziyeti durumu kötüleştirebilir. Özellikli olarak RSV etki mekanizması ve hücresel boyutlarda mukoz tıkaçları açısından sitokinler ve belirteçler ilerleyen zamanlarda RSV’ye yönelik tedavi ve koruyucu durumlar açısından bilimsel gelişmelere açık bir durumda. Dönemsel olarak en sık yoğunlaştığı Ocak-Şubat ayları hastalık ve sağlık sistemi için kritik aylar. Hastaların geliş şikayetleri benzer olarak karşımıza çıkarken yine görüntülemeler tedavimiz ile korele değildir. İnfluenza dışında rutin viral panel çalışılması ise önerilmiyor. Kan tetkikine ise tanı için ihtiyaç duyulmamaktadır. Hastalığın klinik seyrine göre 3-5 günde pik yaparak iyileşme-kötüleşme olabileceğini, kritik sürenin bu günler olduğunu unutmamalıyız. Yaptığımızı tedaviye rağmen düzelmeyen bir çocuk için ise altta yatan bir immün yetmezlik, konjenital bir hastalık, yabancı cisim şüphesi,  doğumsal anomaliler, reflü gibi hastalıkları aklımıza getirmemiz gerekiyor. Bunların yanında hastalık komplikasyonunu ayrıca değerlendirmeliyiz.

Bronşiyolit için toplumumuzda ilaç yazılması beklenmesine rağmen tedavinin sadece oksijen olması bu durumu kabul görmesini zorlaştırmakta. İletişim ile çözülebilecek bu duruma bilim belki ilerde yeni tedaviler ekleyecek. Bilimle birlikte bizde değişip gelişeceğiz.

Dr. Yasin Akçakoca

Hastalık ile ilgili bunları kendimize çıkarım olarak yaptıktan sonra hastaları nasıl izlememiz gerektiğine yönelik ölçüt olması ise hekimin işini kolaylaştırıcı bir durum. Türk Sağlık Sistemi problemleri nedeniyle başka hastanelerden pek çok hasta bizim yatmamız lazım diye gönderdiler şeklinde söylemler ile eğitim araştırma ve üniversite hastanelerine başvurmaktadır. Geldiğinde bazılarının gerçekten yatış gerektirmediği ve ailenin o kadar yolu gelmesini gerektirecek bir durum olmadığını görüyoruz. Aile o kadar yoldan geldi diye bu aileyi hastaneye yatırmamız gerekiyor mu? Kılavuz aslında bu konuda kararı hekime bırakmış. Klinik değerlendirme kriterlerinden satürasyon, solunum sayısı, acile servise başvuruş sayısı gibi değerlerin yanına sosyal endikasyon koyarak kararı bize bıraktığını görüyoruz. Gelişmiş ülkelerin yanı sıra bizim gibi ülkelerde ailelerin hastaneye ulaşılabilirliği, bakım yetersizliği ve klinik olarak kötüleşebileceğini düşündüğümüz hastaları yatırabileceğimizi belirtiliyor. Hastayı yatırdıktan sonra geldik en önemli bölüme, ailelerle yaşadığımız en sıkıntılı sürece… Ana tedavimiz oksijen ve beslenmesine göre sıvı desteği. Bu durum aileler tarafından hiçbir şey yapılmıyor olarak algılanabiliyor. Önceki kılavuzlar, rehberler, metaanalizler tedavinin sadece bu olduğunu, diğer verilen tedavilerin hastaneye yatış süresine bir etkisi olmadığını belirtiyor. Verilen inhaler ilaçlar, steroid hormonlar ve antibiyotiklerin aslında faydası olmadığı görülüyor. Enfeksiyondan bahsedince akla gelen antibiyotik verilmeyecek mi sorusuna cevap yine kılavuzlarda. Bronşiyolitli bebeklerde menenjit ve diğer bakteriyel enfeksiyonu riski %1’in altındadır. Riskli görülen grup dışında kullanımı gereksiz olup kararı hekime aittir.  Viral enfeksiyon ise antiviral tedavi için bir ilaç yok mu? Aslında influenza için hastalık başlangıcından itibaren 2 gün içerisinde oseltamivir isimli influenza ilacını kullanabiliriz. Hastalığın en sık etkeni RSV iken influenza için kullanılan ilacın başlanması seçilen vakalarda doğru bir tercih olacaktır. Bilim gelişiyor derken aslında güzel haberler RSV’de. Aşısı risk grupları için Türkiye’de uygulanıyorken Ribavirin etken maddeli ilaçlar henüz Türkiye’de bulunmamaktadır. Ayrıca RSV ile ilgili ortaya çıkan yeni yolaklar üzerinden hayvan deneyleri ve ilaç geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Belki ilerleyen süreçlerde bebeklerde RSV hiç görülmez iken yerini başka bir virüs alacak ve bu kullandığımız bilgiler değişecek. Bronşiyolit için toplumumuzda ilaç yazılması beklenmesine rağmen tedavinin sadece oksijen olması bu durumu kabul görmesini zorlaştırmakta. İletişim ile çözülebilecek bu duruma bilim belki ilerde yeni tedaviler ekleyecek. Bilimle birlikte bizde değişip gelişeceğiz. Ancak o zamana kadar “Evet, bronşiyolite ilaç yazmayacağım annesi/babası”.

Kaynak: https://toraks.org.tr/site/community/library/TRrMW11iO8fKZyTr

Dr. Yasin Akçakoca

E-Posta Adresi: dryasin@haberdr.com

Diğer köşe yazıları için tıklayınız.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu