Köşe Yazısı- Akıllı Saat Cıvık Mantarla Çalışıyor
İsmail Totur- Bilim Yazarı
Geçenlerde teknoloji ile ilgili bilimsel makaleleri tararken bir makale dikkatimi çekti. Üzerine kitap bile yazılabilecek ilginç bulgular heyecanlandırıcıydı. Önce bu bilimsel makale hakkında kısa bir bilgi sunmak istiyorum.
Chicago Üniversitesi’nden bilim insanları Jasmine Lu ve Pedro Lopes tarafından geliştirilen, batarya yerine tek hücreli canlıların kullanıldığı akıllı saatler insanlar üzerinde denenmiş. Çalışma sonuçlarında teknolojik ve dünyamızın kirlenmesinin önlenmesi açısındandan umut vaadeden bulgular var. Ama ben size çalışmanın farklı bir boyutunu anlatacağım. Çalışmada üzerinde pek durulmayan ancak konuşulması gereken minik bir detay var: Saati deneyen katılımcılar saat ile duygusal bir bağ kurmuşlar.
Araştırmacılar, “cıvık mantar” olarak bilinen elektriği ileten tek hücreli bir organizma kullanmışlar. Yalnız bu tek hücreli organizmanın yaşayabilmesi için saati takanların bu mantarı beslemesi gerekiyormuş. Sonuçta canlı organizma burada batarya görevi üstlenmiş. Enerji üretebilmesi için de bu tek hücreli organizmanın sağlıklı olabilmesi ve beslenmesi gerekli. Bilim insanları saatin altından bir mekanizma yapmışlar. Kaset gibi takılıp çıkarılabilen bu mekanizmanın içerisine bizim tek hücreli canlıları yerleştirmişler. Kullanıcılar da bu kaset üzerinden bizim ufaklıkları düzenli olarak su ve yulaf karışımıyla beslemişler.
Bilim insanları katılımcılardan saati iki hafta boyunca kullanmalarını istemişler. Katılımcılara ilk hafta cıvık mantarla ilgilenmeleri düzenli olarak besin takviyesinde bulunmaları istenmiş. İlk hafta saat düzgün olarak çalışmış. İkinci hafta ise araştırmacılar saatin çalışabilirlik durumunu farklı bir seviyede anlamak için katılımcılardan organizmayı beslemeyi bırakmalarını istemişler. Bizim katılımcılar ilk etapta “şaka yapıyorsunuz”diyerek minimal bir muhalif reaksiyon göstermiş ve durumu gülerek karşılamışlar. Bakmışlar adamlar ciddi, istemeye istemeye tek hücreli canlıları beslemeyi kesmişler. Çalışma boyunca katılımcılar, cihazla ilgili düşüncelerini günlüklere yazmış. Hikaye de tam olarak şimdi başlıyor.
Saatin teknik boyutu ile ilgili yazılan kısımları size anlatmayacağım. Ama yazılan notlar arasında önemli yerler var. Benim odaklandığım yer, katılımcıların saat ile duygusal bir bağ kurmaları! Saati yatarken bile çıkarmak istememişler, saat ile evcil hayvanlarına duydukları duyguya benzer bir bağ kurduklarını yazmışlar. Hatta bazı katılımcılar deney sırasında hastalanmış ve hücreleri ihmal etmemek için eşlerinden düzenli olarak beslemelerini rica etmişler. Aralarında ikinci hafta verilen görevi yaptıkları ve organizmayı ölüme terk ettikleri için vicdan azabı çektiklerini yazanlar da var.
Makaleyi okurken amacım teknolojide ekosistemi düşünen bir saatin üretim vizyonunu anlamaktı. Ama konunun bir anda bambaşka yerlere gelmesi hem eğlendirdi hem de düşündürdü. Karşılıklı faydanın sağlanmasının görüldüğü bu çalışmada organizmanın yaşaması için emek harcayan, bir nevi ona yatırım yapan katılımcı görüyoruz. Bunun karşılığında da ne yaptığından habersiz tek hücreli organizma da saatin çalışmasını doğasında var olan elektrik iletimi sayesinde sağlıyor. Katılımcının organizmaya karşı kurduğu bağın altında muhakkak yazılacak çok alt başlık var. Ancak ben en büyük psikolojik sebebin organizmaya yapılan yatırım olduğunu düşünüyorum. Bu saat de olsa, bir şirket de olsa, herhangi bir canlı veya insan da olsa bir şeye ne kadar çok emek harcar, zaman ayırırsanız, onun hayatında ne kadar olumlu bir yer tuttuğunuzu hissederseniz, kısacası ona sağlam bir yatırım yaparsanız o insana karşı bağınız bir o kadar artar. Bu farkında olmadan size yansıyan bir psikolojik etkidir. İşte bu noktada olay sahiplenmeye dönüşüverir. Bir insanın sizinle bağ kurmasını istiyorsanız maddi ve manevi yatırım yapmasına izin verin. Ama şunu da unutmayın, yatırım ne kadar büyük olursa olsun bu etkileşimden zarar gördüğünü anlayan sağlıklı düşünebilen insanlar gelecekte daha da zarara uğramamak adına yatırımın titresine bakmadan bu bağı koparabilirler. İstediğin kadar algısal ve psikolojik oyunlar oynasan da kuvetli bağ kurduğunu düşündüğün her neyse saygıyı ve ümidi kaybettiğinde ortada bağ falan kalmayacaktır. Bu arada bu tarz tek hücreli mantarlar beslenemediğinde ölmezler. Uykuya yatarlar. Besine ulaştığında tekrar canlanırlar. Bu bilgiyi katılımcılara söyleselerdi sizce bizim minik mantarları 2. haftada besleyemedikleri için vicdan azabı çektiklerini iddia edenler aynı duyguda olurlar mıydı? Teknolojiden psikolojiye yolculuğumuz şimdilik bu kadar.
Makalenin Orijinal Metni: DOI: 10.1145/3526113.3545629